Giyilebilir Teknolojiler ile Sağlıkta Yeni Dönem

Giyilebilir  Teknolojiler   ile  Sağlıkta Yeni Dönem

Her geçen gün giyimden alışverişe, spordan sağlığa çoğu sektörde giyilebilir teknoloji alanında gelişmelerle ve yeni  teknolojik   ürünlerle karşılaşıyoruz. Saat ile başlayan giyilebilir teknolojinin kullanım amaçları günden güne değişiyor. Geçtiğimiz günlerde PolarSeal isimli bir marka, usb ile şarj edilebilen ısıtıcılı kazak üreteceğini duyurdu. Levi’s, Google ile yaptığı işbirliği ile akıllı ceket üretimine başladı. Bu giyilebilir teknoloji ile ceketin üzerindeki bir takım sensörlerle telefon kontrol edebilecek. Altın sektöründen Atasay da, giyilebilir teknolojide kolye, bileklik ve yüzük tasarlamaya başladı. Sanal kartvizit ve kişiye ait özel mesaj, video barındırabilen özelliği olan ürünler, NFC teknolojisiyle dokunduğu cihaza bilgi paylaşımını anında yapabiliyor. Bunun gibi çoğu sektör, giyilebilir teknoloji pazarında yer almak istediği gibi insanların hayatlarını bu şekilde kolaylaştırabilecek yöntemler sunmaya çalışıyor. Peki, bir cihaz hayat kurtarabilir mi?

Giyilebilir teknolojinin en dikkat çeken ürünlerini sağlık sektöründe görmekteyiz. Tıp dünyasındaki araştırmacılar, giyilebilir teknoloji kullanarak hasta takibi nasıl yapılabilir sorusu üzerine birçok araştırma yapmakta. Tayland’lı Asya Teknoloji Enstitüsünde çalışan Elektronik Mühendisi Priyanka Kakria ile Thammasat Üniversitesi’nde Tıp Doktoru olan NK Tripathi’in 2015 yılında yaptığı bir çalışmada giyilebilir teknolojiyi kullanarak kalp hastalarını uzaktan takip etmeyi amaçlayarak bir proje yaptılar. Bu şekilde; güvenilir, uygun, kullanılabilir ve düşük maliyetli hastadan veri elde edilebildiğini göstermiş oldular. Çalışma sayesinde mobil cihazların sensörlerle bütünleşmesi sonucunda, hasta takibinin klinik ortamdan hastanın ortamına taşınması sağlanmış oldu. Buna literatürde “Telemedicine – Teletıp” denilmekte. Sensörler mobil cihazlarla haberleşebildiği sürece teletıp, hastanın sağlık durumunu gerçek zamanlı takip etmeyi amaçlıyor. Tayland’da yapılan bu çalışma, geçmişte yapılmış buna benzer araştırmalardan ilham almış. Örneğin, solunum yolu hastasını takip etmek için hastanın boğaz bölgesine mikrofon konumlandırarak hastanın ses titreşimlerini mobil cihaz yardımıyla gerçek zamanlı olarak paylaşılmakta. Uygulama, hastanın değişen ses akustiğinden hasta durumunu anlamayı ve gerekli müdahale süresini azaltmayı hedeflemekte.

Taylandlı ekip yaptıkları araştırmada, giyilebilir teknolojilerle hasta takip edilmesinde bir takım endişeleri de incelenmiş. Bu endişeler şu şekilde sıralanmış:

  1. Uygulama aşamasında gerçek zamanlı verilerin kullanılamaması
  2. Depolanabilir enerji ihtiyacı
  3. Kişisel bilgilerin korunma durumu
  4. Sağlık personellerin bu konudaki bakış açıları
  5. Klinik verilerin doğruluk kontrolü
  6. Uygulamaların kullanıcı dostu olması

Taylandlı araştırmacıların yaptığı çalışmada birden fazla sensörle hastanın kalp parametrelerinin takibi amaçlanıyor. Kalp bölgesini çevreleyen sensörle donatılmış bir kemer sayesinde; kalp hızı, kan basıncı ve vücut ısısı ölçülebiliyor. Sensörlerin topladığı veriler, bluetooth bağlantısıyla gerçek zamanlı olarak android işletim sistemine sahip bir mobil cihaza aktarılıyor. Mobil cihaza gelen veriler anında doktorun takip ettiği web uygulamasına aktarılmış oluyor. Aynı zamanda hastanın ani bir durumda nerede olduğunu tespit etmek için, cihazdaki konum sensörü sayesinde konum bilgisi de paylaşılmakta. Uygulamada, yaşa ve cinsiyete göre ayarlanabilir alarm mekanizması tasarlanmış. Sistem, hasta ile ilgili riskli verileri elde etmesi durumunda sağlık ekiplerini alarm mekanizması ile uyarıyor. Uygulamada endişelenen durum, veri aktarım süreleri. Çalışma aşamasında bu durum hem Wifi hem de 3G ile denenmiş. Wifi ile ortalama 30 saniyede verilerin iletimi tamamlandığı görülürken, 3G ile ortalama 55 saniyede olduğu görülmüş. Bu verilerin kötü internet koşullarına göre iyi olduğu belirtiliyor.

Giyilebilir teknolojiler sayesinde hastanın kendi ortamındaki sağlık durumu da takip edilebilme imkanı buluyor. Bu sayede, klinik ortamda gözlemlenemeyen hasta ile ilgili bilgilere ve verilere ulaşılmış oluyor.

Yukarıda araştırmacıların endişelerini dikkat çekmiştik. Bu endişelerden biri de hastaların kullanacağı giyilebilir teknolojilerin kullanıcı dostu ve ergonomik olması. Hastalar, kullandıkları cihazların toplum içinde görünür ve dikkat çekici olmasını istememekte. Bu yüzden, cihazların küçük ve kullanışlı olması, hasta yönünden önem arz etmekte. Bununla ilgili olarak, 11 – 15 Ekim 2017’de Miami’de yapılması planlanan 21. Uluslararası Giyilebilir Cihazlar Sempozyumu’na gönderilen, aralarında Türk akademisyen Ali K. Yetişen’in de olduğu Harvard – MIT Sağlık Bilimi ve Teknoloji araştırma grubunun yapmış olduğu bir çalışmada, dövme mürekkebi kullanarak şeker takibi yapılabileceği gösterildi. Adına “The Dermal Abyss” verdikleri bu projeye göre, doku arasındaki sıvıya göre renk değiştiren mürekkep sayesinde kandaki değişen şekerin takip edilmesi öngörülüyor. Kandaki şeker oranının yükselmesi veya düşmesi durumunda, deri altına geleneksel dövme yöntemiyle uygulanmış özel bir sıvının renk değiştirdiği gözlemlenmiş. Giyilebilir teknolojilerde yaşanan endişelerden yola çıkarak böyle bir fikir üreten araştırma grubu, daha pratik ve hızlı veri elde etmek için biyosensörlerden yararlandıklarını belirtiyorlar. Vücudunda herhangi bir görüntü oluşmamasını isteyen hastalar için renksiz mürekkep tercih ettiklerini, şekerin yükselmesi veya düşmesi durumunda dövmenin ortaya çıkabileceğini ekliyorlar. Araştırma grubundan Harvard Üniversitesi akademisyenlerinden Ali K. Yetişen, bu uygulamanın astronotlar, sporcular gibi sürekli şeker takibi yapılması gereken insanlar için düşünüldüğünü söylüyor. Diğer bir araştırmacı olan Nan Jing, çalışmanın amaçlarından birinin biyoteknologlara yol göstererek teknolojinin hayatımıza nasıl girmesi gerektiğinin halka nasıl anlatılabileceği olduğuna değiniyor. Dermal Abyys projesi, şeker takibi ile birlikte aynı zamanda vücuttaki su seviyesi, derinin pH değeri de takip edilmekte.

Teknoloji geliştikçe, yeni sorunlar ortaya çıkmakta. Yeni sorunları çözmek için geleneksel yöntemlere başvurarak teknolojide yenilikler açığa çıkmakta. Bunun en güzel örneklerinden biri giyilebilir teknolojiler ve bu teknolojinin insanı ölüme mi yoksa yaşama mı götürdüğü tartışılmakta. Yukarıdan anladığımız kadarıyla yaşama götürdüğünü söyleyebiliriz. Gerçek olan bir şey var ki, her şey insanda başlıyor ve bitiyor. İnsan hastalığa tedavi aramadan önce, hastalıktan korunmayı öğrenmeli. Belki o zaman teknolojiye de ihtiyaç kalmaz.

http://www.ubergizmo.com/2017/10/smart-tattoo-can-track-your-health/
https://news.harvard.edu/gazette/story/2017/09/harvard-researchers-help-develop-smart-tattoos/
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4692989/
http://www.dijitalajanslar.com/araclar/giyilebilir-teknolojiler/

http://gq.com.tr/teknoloji/levis-strauss-sonbahar-koleksiyonuna-akilli-ceket-geliyor (ilk resim)https://mhealthintelligence.com/news/how-remote-monitoring-tools-smartwatch-track-patient-health

Nurettin Altunbudak

Manisa Soma doğumlu, Balıkesir lisesi Mezunu. ODTÜ Fizik Bölümünde okudu. Hastane Bilgi Yönetim Sistemi ve Sağlık Bilgi Yönetim Sistemi firmalarında 25 yılı aşkın yöneticilik yaptı. Sağlık Bakanlığı "Halk Sağlığı Laboratuvar Bilgi Sistemi", "Ulusal Hastane Enfeksiyon Sürveyans Yazılımı", Ana Çocuk Sağlığı "Ulusal Neonatal Topuk Kanı Tarama Yazılımı", G2G kapsamında, Hollanda Ulusal Sağlık Enstitüsü işbirliği ile "Ulusal Zehir Bilgi Sistemi", "Ulusal Tüberküloz Bilgi Sistemi", "Web Tabanlı Halk sağlığı Klinik Dışı laboratuvar Bilgi Sistemi" projelerinde yöneticilik yapmıştır. 2015 Yılında, Sağlık Bilişimi Yöneticileri (Sabiyed) Dernek Başkanlığı yapmıştır. Hastanelerin HIMMS akreditasyon süreçlerinde danışmanlık, eğitmenlik yapmıştır. Şu anda saglikteknoloji.com Genel yayın yönetmenliği ve sağlık bilişimi konularında danışmanlık yapmaktadır