Beyin Cerrahisinde Antibiyotikli Şantta Türkiye İmzası

Beyin Cerrahisinde Antibiyotikli Şantta Türkiye  İmzası
Röportaj:Cansu ACAR
Desu olarak 2013 yılından itibaren   antibiyotik salınımını başardık ve şu anda hem Türkiye’de hem dünyada ikinci firma olarak  hastaların kullanımına sunduk.

Desu Medikal olarak  Sağlık alanında birçok çalışma yaptığınızı biliyoruz. Bize kendinizden ve firmanızda yaptığınız çalışmalardan kısaca bahsedebilir misiniz?

Ben Doç. Dr. Mehmet Sorar. Beyin cerrahisi uzmanıyım. 2007 yılında Hacettepe Teknokette Desu Medikali, Ar-Ge şirketi olarak kurdum. 2007 yılından beri özellikle beyin cerrahisi alanında ve ortopedi alanında Ar-Ge çalışmalarıyla ilgileniyoruz. Bugüne kadar yaklaşık 12 tane projeyi yönettik ve bu ürünlerin neredeyse tamamını pazara hazır hale getirdik. Ürünlerin bir kısmı ise pazarda satılıyor. Bizim çıkış ürünümüz, aynı zamanda ilk projemiz olan ventriküloperitoneal şant sistemleridir. Daha çok çocuklarda görülen, beyin su toplaması olarak bilinen  Hidrosefali denen bir hastalık ve bunun dışında insanların üçte birinde beyin kanaması, enfeksiyon, beyin tümörü görülen hastalarda da Hidrosefali gelişebiliyor. Bu hastalık mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Tedavi edilmezse hasta saatler içerisinde kaybediliyor. Hastanın da tedavisinde kullanılan aynı zamanda dünyada en sık kullanılan tedavi yöntemi ventriküloperitoneal şant sistemleridir. 2007 yılında biz bu şant sistemlerinin üretimiyle Ar-Ge çalışmalarımıza başladık ve 13 yıldan beri bu alanda çalışmalarımızı devam ettiriyoruz.

Nörolojiyle ilgili ürünler ve teknolojilerinden bahsedebilir misiniz?

Bizim ürettiğimiz ürünlerin hepsi yüksek teknolojili ürünler. Önce ventriküloperitoneal şant sistemlerinden bahsetmek istiyorum. Bu şant sistemleri, beyindeki fazla sıvıyı alıp karın boşluğuna drene olan aynı zamanda beynin basıncını ayarlayan sistemlerdir. Beyin basıncı çok hassas bir aralıkta çalışıyor yani yaklaşık 30 cm suyla 200 cm su arasında neredeyse iki tatlı kaşığı su hacminde bir suyun dengede kalmasıyla çalışıyor ve hayatımızı esasında biz bu dengeye borçluyuz. Bu denge negatif ya da pozitif yönde bozulduğu zaman bu yaşamla bağdaşır bir durum değil. Kafa içi basıncı çok yükseldiği ya da çok düştüğü zaman hasta dakikalar ve saatler içerisinde kaybediliyor. Siz bu beyindeki fazla sıvıyı alıp karın boşluğuna götürürken beyin basıncını optimum düzeyde ayarlamalısınız ki, normal fizyolojik sınırlarda beyin basıncını tutabilmeniz gerekiyor, buda çok özel bir teknoloji gerektiriyor.

 

Desu olarak 2013 yılından itibaren dünyada ikinci olarak çalışmalarımızı yürüttük

Bizim geliştirdiğimiz  şant sistemlerinde  membranlar yaklaşık 10 yıl içerisinde geliştirildi. Bu hassasiyeti oluşturmak üzere bu programlanmış silikon teknolojisiyle oluşturulmuş membranlardır.  Aynı zamanda bu şan sistemlerini dünyada üreten beş firma var. Biz beşincisiyiz. Bunun yanı sıra ventriküloperitoneal  şant sistemlerinin büyük bir problemi de var. Beyine takıldıkları zaman enfeksiyona neden oluyorlar. Bu oran gelişmekte olan ülkelerde % 8-10 oranında, daha geri kalan ülkelerde % 20 oranında,  gelişmiş ülkelerde de ise %3-4 oranındadır. Beyine takılan bir şeyin enfeksiyon olması, bütün santral sinir sisteminin enfeksiyonuna neden olduğu için hem sakatlayıcı hem de ölümcül bir problem esasında. Bu problemi çözebilmek için 2009 yılından itibaren johnson & johnson firması ilk olarak bu sistemin kontrol altı salınımını yapmasını sağladı. Bizde Desu olarak 2013 yılından itibaren dünyada ikinci olarak çalışmalarımızı yürüttük. Bu sistemlerde kontrol antibiyotik salınımını başardık ve şu anda hem Türkiye’de hem dünyada hastaların kullanımına sunduk.

Bahsettiğiniz teknolojinin tedaviye yönelik faydaları nelerdir?

Hidrosefali hastalığı tedavi edilmezse ölümcül bir hastalıktır. Hastanın normal hayatını yaşamasını sağlıyor. Aynı zamanda bu sistem ile kafa basıncı kontrol altına alıyor. Zamanında müdahale şansı var. Özellikle çocuklarda eğer hidrosefalin zamanında müdahale edilir ve beyin basıncı normal değerlere zamanında getirilirse, çocukların hem öğrenme yetenekleri hem zekâları hem de motor becerileri %50 oranında artıyor. Zamanında tedavi edilmediğinde ise Hidrosefali hastalarında %50 ye varan oranlarda zekâ gerilikleri ve motor fonksiyon gerilikleri %10-15 oranında gözükebiliyor ve bizler bunun önüne geçmiş oluyorsunuz.

Bu ürünün kullanımıyla ilgili deneyimlerinizden nelerdir?

Ürünler, yaklaşık dünya genelinde 5.000 üzerinde Hidrosefal hastasında uygulandı. Dünya standartlarında bir başarı yüzdesiyle hastaların normal hayata dönmelerini sağlayabiliyor. Şan komplikasyon dediğimiz bu ürün ömür boyu insanın vücudunda takılı kalabilen bir cihazdır. Ve dolayısıyla bir ömür insan vücudunda kalan cihazlarında ister istemez bir takım problemleri oluyor. Zaman zaman bu şantların değişmesi gerekebiliyor. Bunun dünyada bir standardı var. Yaklaşık olarak şantların %20 si gerek tıkanma, gerek enfeksiyon gerekse kopma gibi birçok nedenlerle yeniden revize edilmesi gerekiyor. Bizim son dönemde geliştirdiğimiz şantları, yüksek teknolojide kullandığımız için dünya standartlarını kendimizden biraz daha geride görüyoruz.  Buda bizi açıkçası ciddi anlamda mutlu ediyor.

Bu teknolojinin dünyada ve Türkiye’deki bugün ki durumu ve gelecekte olmasını beklediğimiz yenilikler neler olacaktır?

Hidrosefali tedavisi, ventriküloperitoneal şant uygulamalarının saydığım problemleri ortadan kaldırmak esasında bu tedavinin ve cihazın ufkunu oluşturuyor. Biz antibiyotik ile enfeksiyonu önleme kısmını sağlayarak esasında en büyük problem olan enfeksiyonu bertaraf etmiş olduk. Bu antibiyotik salınımı ve Antibiyotik şant implantasyonuyla, hidrosefali tedavisi.konusunda  Dünyada bu teknolojide lider konumundayız.

İkinci büyük problem şantlarda yaşanan tıkanıklık problemidir. Şantlar tıkandığı zaman hiçbir radyolojik görüntülerle tıkanıp tıkanmadığını anlayamıyoruz. Ve eğer hastanın şuuru kapatılacak şekilde klinik tabloyu bozmadıysa, esasında şant tıkandı mı tıkanmadı mı beyin cerrahlarının karar vermekte zorlandığı bir durumdur. Çünkü şant tıkanmaya başladığı zaman çocuğun başı ağrımaya,  hafif bir uykuya meyilli olmaya başlar. Bunun dışında okul başarısı düşer. Bunun basit bir enfeksiyondan mı psikolojik sebeplerden mi yoksa şantın tıkanıklığından mı kaynaklandığı anlaşılamadığı için cerrahlar risk almazlar. Şantın tıkanmaya başladığını düşünerek yeniden ameliyata alıp hastanın şantını değiştirirler. Bazen de şantın tıkanık olmadığı görülür ki bu oranda az değildir. Biz bir sensör üzerinde çalışıyoruz uzun zamandır. Ve şantın basıncını, insan vücudunda kaldığı sürece sürekli monitörize edebileceğiz. Hastanın her başvurduğunda şantın çalışıp çalışmadığını, hangi basınç aralıklarında ve hangi akımda çalışıp çalışmadığını, dışarıya elektronik olarak monitörüz edebileceği bir sistem üzerinde çalışıyoruz. Ve önümüzdeki 5 yıl içerisinde bu sistemi hayata geçirmeye çalışıyoruz. Dünyada şuan da henüz böyle çalışan bir şan sistemi yok ve rakiplerimiz açıkçası bu konuda hummalı bir çalışma içerisindeler.

Desu Medikal A.Ş.
Hacettepe Teknokent Safir Bina E Blok Zemin Kat No: Z02-03 Beytepe – Çankaya / Ankara
http://www.desumedical.com.tr/

 

 

Cansu Acar